Birçok insan için zaman kavramı sadece saatlerin tik tak sesiyle geçip giden dakikalardan ibaretken, bazıları içinse zaman bir sanattır. İstanbul'un gözlerden uzak, sakin bir köşesinde yer alan 10 metrekarelik küçük bir dükkan, bu sanatı yaşatan bir ustanın mekanı oldu. Mustafa Usta, yılların birikimi ve tecrübesiyle tarih kokan saatleri onarıyor. Saat tamirciliği, sadece bir iş değil, aynı zamanda geçmişin parçalarını geleceğe taşımak anlamına geliyor. Usta, her tamir ettiği saatte adeta bir hikaye yazıyor.
Mustafa Usta'nın dükkânına adım atanlar, duvarları süsleyen tarihi saatlerin arasında geçmişe doğru bir yolculuğa çıkıyor. 19. yüzyıldan kalma masa saatleri, nostaljik duvar saatleri ve cep saatleri, dükkanın raflarında yer alarak geçmişin izlerini taşıyor. Her bir saat, kendi hikayesini anlatırken, Usta da bu hikayelerin bir parçası haline geliyor. “Bu saatlerin her biri bir zaman dilimini simgeliyor,” diyor Usta. “Onları tamir etmek, sadece iş ve meslek değil; bana nasip olmuş bir görev.”
Usta, saatlerin mekanizmalarının ne kadar karmaşık olduğunu ve her yeni tamir ile birlikte birçok sorunun çözüldüğünü de ekliyor. “Her bir dişli, her bir yay, bir bütünün parçası; hepsi uyum içerisinde çalışmak zorunda,” diyor. Bu bağlamda, saat tamiri, yalnızca bir teknik beceri değil, aynı zamanda büyük bir sabır ve detaylara dikkat etme gerektiren bir sanattır. Usta, ince el işçiliği ile saatlerin iç mekanizmalarını yeniden canlandırırken, her tamir işlemi adeta bir ritüel haline geliyor.
Usta'nın bu dükkanı, yıllar önce büyükler tarafından kurulmuş. Ailesinin bu mesleği sürdürmesi, ona hem bir sorumluluk hem de bir miras olarak kalmış. Küçük yaşlarda başladığı bu yolculukta, ustalarının yanında çalışarak bilgi ve deneyim edinmiş. Zamanla, kendi stilini ve tekniklerini geliştirerek dükkanı günümüze taşımış. “Babamdan öğrendiklerimi, benimle birlikte gelen müşterilerime aktarmak benim için bir onur,” diyor Usta. Yıllar içinde, sadece saat tamir etmekle kalmayıp, aynı zamanda saatlerin bakımını ve restorasyonunu da üstlenmiş.
Usta, sıkça zor zamanlar geçirse de bu meslekten vazgeçmemiş. Özellikle modern teknoloji ve dijital saatlerin yaygınlaşması ile birlikte, geleneksel saat tamirciliğine olan ilgi azalmış. Ancak dükkânı ziyaret edenler, ustalıktan doğan hikayelerle dolu saatlere olan sevgilerini her defasında yeniden ifade ediyorlar. Usta, teknoloji ile birlikte gelen değişimlere açık olsa da, eski saatlerin ve onların tarihinin korunmasının ne denli değerli olduğunu vurguluyor. “Yeni çağ, eski saatlerin değerini bilmeyen nutuklar atarken biz burada tarihin ruhunu yaşatıyoruz,” diyor.
Sonuç olarak, bu küçük dükkan büyük bir tarih barındırıyor. İnsanlar için karşılaştıkları her saat, sadece bir nesne değil; zamana tanıklık eden, geçmişin hatıralarını taşıyan birer hazine. Mustafa Usta, 10 metrekarelik bu mekanda, yalnızca saat tamiri yapmakla kalmıyor; aynı zamanda geçmişe minnet dolu bir selam duruyor, zamanın akışını gözler önüne seriyor. Herbir saat, onun ellerinde hayat buluyor ve yeni hikayelere kapı aralıyor. Usta’nın dükkanı, zamanın ruhunu hissetmek isteyenler için adeta bir zaman tüneli. Zamanın ne kadar kıymetli olduğunu anlamak ve anı yaşamak üzere Mustafa Usta'nın dükkanına uğramak yeter.